Evlilik ve boşanma konusuna kaldığımız yerden devam edelim.Geçen hafta da dediğimiz gibi ülkemizde boşanma oranı gittikçe artmakta.Diğer ülkelere baktığımızda ise özellikle Avrupa’da evlenme oranının düştüğünü ve evlilik kurumunun yerini büyük oranda “birlikte yaşama” ve “aynı evi paylaşma” gibi oluşumların almakta olduğunu görüyoruz.Kaldı ki ülkemizin görece olarak geri kalmış bölgelerinde halen nikahsız evliliklerin yaşandığı da hepimizin bildiği bir şey.
Ayrıca popüler kültür diye adlandırılan ve günümüzde toplum yapımıza biraz fazlaca adapte olan vıcık vıcık ilişkilerin,baldır bacak görüntülerin görsel medya aracılığı ile topluma servis edilmesinin de geleneksel aile yapımıza zarar verdiği malum.Tabi bir de ulusal yazılı medyanın neredeyse tamamının bu popüler kültür denen şeyi pompaladığı ve sayfalarının büyük çoğunluğunu magazin haberlerine ayırdığı artık bilinen bir gerçek.Sorsan “halk böyle istiyor” diyorlar.Kardeşim bu gazeteyi basan sensin,sen ne verirsen halk da onu alacak.Ama zavallı halkımızın ekmek kavgasından bunları düşünecek hali kalmadı ki.Televizyonda dizilere dalmış bir şekilde “acaba haftaya Yaprak Dökümü’nde ne olcak “ veya “Bülent Ersoy’
Yine lafı uzattık ve konudan uzaklaştık.Bu hafta gelen bir okur mektubunu yayınlamak istiyorum.Yakın bir ilçeden yazan bayan S.T. “eşi ile henüz 2 yıllık evli olduğunu,eşiyle tanıştıktan sonra 1 ay içinde evlenmeye karar verdiklerini,ancak evlendikten yaklaşık 6 ay sonra eşinin garip davranışlar sergilemeye başladığını,işten eve geldikten sonra daha yemek yemeden bilgisayarın başına geçtiğini ve sabahlara kadar birileriyle internette konuştuğunu ve kendisiyle ilgilenmediğini,gündüz eşi işe gittikten sonra eşinin msn adresi ile internete girdiğinde bir sürü kadın isminin adres defterinde yazılı olduğunu ve bunlardan birkaçı ile de sanki eşi imiş gibi konuştuğunu ve kadınların konuşmalarından eşinin kendisini bekar olarak tanıttığını ve bu kadınlarla gönül ilişkisine girdiğine emin olduğunu,boşanmak istediğini,tazminat ve nafaka alıp alamayacağını” sormuş.